Okul seçmek çok zor bir iş. Öyle YGS-LYS'deki dümdüz bir yolu yok. Okullar siyah beyaz iyi kötü olarak ayrılamıyorlar. Çeşitli sıralamalar var ama hepsi yalan. Ayrıca seçenek yok. Bazı okullardan haberiniz bile olamayabiliyor. Amerika'daki ilk 50 okulun her şekilde Türkiye'de doktora yapmaktan iyi olduğunu söyleyenler mevcut. Fakat 50 ya. E-l-l-i. Elli tane okulun sayfasına girmek, ne gibi kriterleri var öğrenmek, sonra hepsinin lablarına teker teker bakmakla geçer mi ömür? Yuh!

Daha bunun Avrupası var, Kanadası var, Avustralyası var bilmemnesi var.

Hal böyle olunca ben de son derece temel kriterler koydum kendime. İyi bir transkriptim olduğu için elbet bir yerlerden kabul alacağımı, alamasam bile mastıra gidip dönüşümü muhteşem yapabileceğimi biliyordum. O yüzden eleyici kriterler kullandım.

1- Çok çok süper okullara başvurma. Girme ihtimalinin bulunduğu okullara başvur.
2- Küçük, izole ve zevksiz şehirlerdeki okulları boşver. Büyük ama dandik şehirlerdeki okulları boşver. Mümkünse ya büyük ve güzel bir şehirde olsun üniversite ya da böyle bir şehre yakın şirin bir kasabada olsun. (5 yılın geçecek, daha önemlisi hayatının baharı geçecek. Yaşamaya değmeyecek bir yerde çarçur etmeye değer mi?)
3- İstediğin lablar olsun ve bu lablarda çalışan hoca sayısı çok olsun.
4- Kampüsü güzel olsun. (Amerika'da kampüsler güzel genelde zaten.)
5- Abuk subuk giriş kriterleri olmasın. (bkz: Princeton)
6- Kabul düzeyi makul derecede yüksek olsun ki girme ihtimalim biraz olsun. (bkz: Yale)

Bu kriterler okul elememe epey yardımcı oldu, fakat kriterleri çiğnediğim de olmadı değil.

Sizin tabii kendi kriterleriniz olabilir. Buraya yazmadığım olası başka kriterler:

- Sizi kabul edecek hocaların bulunması. Fazla başvuru parası vermek istemeyen Hintli Çinliler hocaları spam yağmuruna tutar mesela. Ben yapmadım çünkü mailde "Şunu şunu yaptım sizin istediğiniz adamım." diyebileceğim bir şey yoktu. Şimdi mail atmaktansa 2-3 ay sonra mülakatta daha donanımlı olma ihtimalimi göz önünde bulundurdum. Ama siz zaten donanımlıysanız bence çekinmeyin atın. Fakat cevap alamazsınız başvurmaktan hemen vazgeçmeyin.

- Hocalarınızın bağlantılı olduğu bir okul olması. Sevdiğiniz hocalarla konuşun, özellikle size referans verecek hocalar. Bu şekilde bağlantılarla başvuru yapan çok arkadaşım var.

- Okulda çokça Türk hocanın / öğrencinin bulunması. Okulunuzun bilinme ihtimalini ve dolayısıyla kabul şansınızı arttırır.

- Başvuracağınız danışman hocanın başarıları. Ne kadar sık makale yazıyor? Kaç öğrencisi var ve bu öğrencilerin durumu ne? Öğrencileri spamlemek de iyi bir yöntem, ben yaptım, ama çok değil, sadece "Bu hoca olacaksa olsun." dediğim hocalar için yaptım. Aynı zamanda hocanın dekan, bölüm başkanı vs. olmamasına da dikkat etmek lazım ki adamın araştırmaya vakti kalsın. Genç hocalar çok çalışıyor ama sizi de çalıştırıyor diyorlar.

- Hocanın / labın / okulun mezunlarının şu an ne yapmakta olduğu.

- Bu okul olmazsa başka yere gitmeye değmez mastıra gideyim kriteri. (Öz-trip)

- Unutmadan söyleyeyim, kızsanız mühendislikte kabul alma şansınız artıyor çünkü adamlar üniversitelerinin adamlarla dolmasını istemiyorlar. Kızsanız çitayı biraz yükseltebilirsiniz.

Şimdilik bu kadar aklıma geldi. Daha sonra belki yeni eklemekler yaparım. Okul seçmekte olan biri varsa aklına takılanları bana yazsın mutlaka.

Aşağıdaki listelerden okulları seçip tek tek sayfalarına ve ekşi sözlükten hakkında yapılan yorumlara bakarak elemeleri yaptım.

Bu bilgisayar mühendisliği için, siz kendi alanınızı yazın:
https://www.topuniversities.com/university-rankings/university-subject-rankings/2016/computer-science-information-systems#sorting=rank+region=+country=257+faculty=+stars=false+search=

https://www.timeshighereducation.com/world-university-rankings/2017/subject-ranking/engineering-and-IT#!/page/0/length/25/sort_by/rank/sort_order/asc/cols/stats

Bu rankingler tabii mutlak bilgi vermez fakat 1. sıradakiyle 50. sıradaki arasında katiyyen fark vardır. Yani siz "tier" yani kategori sıralaması yaparsınız bu rankingleri kullanarak ama son kararı iyice inceleyerek verirsiniz. Aynı Boğaziçi-Bilkent-ODTÜ karşılaştırması yapmak gibi.

Burada da okulların işe yarar dergilerdeki makale sayıları, dolayısıyla sıralamalar alandan alana değişiyor.
http://csrankings.org/

Not: Bunlar sadece Amerika'daki üniversiteler içindi. Avrupadaki üniversiteleri rankingleri kullanarak Amerikadakilerle karşılaştırmak saçmalık çünkü sistem farklı. Amerika'da olmayan üniversiteleri kendi içinde değerlendirdim.

*

Benim bu kriterleri kullanarak başvurmadığım okullar:

MIT, Stanford, UC Berkeley, Harvard, Caltech: Buralara bizim okuldan hatta Türkiye'den giden kişi sayısı oldukça sınırlıdır, bu sene de okul birincisi ya gider ya gitmez. 4-10 arasında bir yerlerde olduğum için şansımı deneme gereği duymadım.

Princeton: GRE Verbal için minimum 161 istiyorlar ve TOEFL Speaking'de 28 alıp gelirsem beni orada sınava tabii tutacaklarmış, geçemezsem hazırlığa yollayacakmış. Çok şakacı şeyler sizi :)))

Carnegie Mellon: Bilgisayar mühendisliği için MIT ile birlikte en iyi yer. Burada bilgisayar mühendisliği bölüm değil fakültedir resmen, Machine Learning, Human Computer Interaction diye bölümler bulunur, sen bölümlere başvurursun. Bizim geçen yılki okul birincisini mülakata aldıktan sonra reddettiler. Ben de şansımı deneseydim keşke, fakat herhangi bir bölüm üzerine yazmaya değecek bir tecrübem yoktu. Burada okumuş / profesör olmuş Bilkent hocaları mevcut.

Yale: Buraya aldıkları kişi sayısı bayağı az, 8 kişi falan alıyoruz demişler. O yüzden başvurmadım.

Georgia Tech: Atlanta hakkında tek olumlu yorum yoktu, boşverdim.

University of Illiniois Urbana Champaign: Bu da aynı şekilde dandik ve izole bir şehirde. Ayrıca T.A.'lik için TOEFL'da minimum 24 speaking istiyorlardı ben ise anca 22 yapabilmiştim.

University of California Los Angeles: Lisans öğrencisiyken araştırıp çok beğendiğim bir okul olmasına rağmen son sınıfta araştırıp hiçbir labını beğenmediğim için başvurmadım.

Columbia University: Algoritma dersinden B+ istedikleri için (Singapur'da almıştım B- gelmişti) başvurmadım. Geçen yılın birincisini bunlar da reddetmiş.

University of Texas, Austin: Human-Computer Interaction labı olmadığı için başvurmadım (Aslında başvursaydım başvurduğum en iyi okul olacaktı ve kabul edilseydim HCI falan düşünmezdim. Fakat kabul alma ihtimalim de düşüktü.)

University of Washington: Seattle'da olan bu güzel okula niye başvurmadığımı hatırlamıyorum, labları falan da güzelmiş halbuki. Pişmandım. Fakat sonra şubat ayında herkesi reddettiklerini görünce pişmanlığım geçti.

University of Pennsylvania: Burada da HCI yoktu. Fakat şehir güzel, düşünebilirmiş. Ama University of Michiganla aynı seviyedeydi zaten, gerek yoktu.

Northwestern University: Konumunu beğenmedim. Sonradan fikir değiştirip bir hocaya mail attım, cevap vermedi. Ben de başvurmadım.

University of California Santa Barbara: Bilkentlileri oldukça seven bu üniversite benim en büyük önceliklerimdi fakat HCI'cı yine yoktu ve okuldaki görüntü işlemede çalışmayan tek Machine Learningci Çinli olunca en iyisi aynı kalibrede olan ve kasaba değil büyük şehirde yer alan San Diego'ya başvurdum.

Boston University: Northeastern'ın daha iyi olduğunu düşünüp başvurmaktan vazgeçtim. Zaten kampüsü çok kötü gözüküyor.

University of Winsconsin, Madison: Yine konumunun kötü olması ve HCI çalışan tek kişinin robotik çalışıyor olması. (Türk'tü ama.)


Kanada'daki üniversiteler: Direkt olarak doktoraya alım yapmıyorlardı veya sadece en iyileri alırız mastır yapan falan diyorlardı. Çok sonra öğrendim ki mastıra da burs veriyorlarmış. O yüzden can havliyle Simon Fraser'e başvurayım dedim. Sonra kabul alınca ondan da vazgeçtim.

Avustralya'daki üniversiteler: Yukarıdakiyle aynı sebep ama Avustralya uzak olduğu için hiç başvurmadım.

Singapur, Çin, Kore, Japonya, Tayvan, Hong Kong: NUS'a giden arkadaşın başına gelenleri okuduktan sonra herhangi bir Doğu Asya ülkesine başvurmanın riskli olacağına karar verdim.

Başvurduğum yerler ve nedenleri:

Cornell University: "Top School", "Ivy League" kategorisine giren okullardan başvurduğum tek okul. Botanik park gibi bir kampüsü var. Kampüste şelale var. Ekşi sözlükte fazlaca soğuk ve depresif bir yer olduğu söyleniyordu, 2010'da 6 ayda 6 kişi intihar etmiş. Konumu çok süper değil ama New York'a yakın en azından. Beni bu okula çeken bünyesinde Information Science bölümü oldu. "Hem bilgisayar bilimini hem de sosyal bilimleri sevenler gelsin." diye lanse edilen bu bölüme benim profilim güzel uyuyordu, belki alırlar da bir ivy league okuluna gitmiş oluruz diye başvurdum. Mezunlar da genellikle yazılım danışmanı oluyordu, bildiğim kadarıyla güzel ve iyi para getiren bir meslekti. Bölümün TOEFL için speaking şartı minimum 22'ydi, ben 22 yaptığım için havalara uçmuştum.

University of Michigan at Ann Arbor: Hem bu okul hem de Ann Arbor hakkında öyle methiyeler düzülmüş ki her yerde, kuzeyde ve soğuk olmasına rağmen başvurdum. Detroit'e yakın. Labları da çok beğendim. Bizim okulun geçen yılki birincisi buraya gitti, onun da bir bildiği vardır dedim.

Ecole Polytechnique Fédérale de Lausanne: İsviçre'nin Fransızca konuşulan tarafında yer alan ve Amerikan sistemiyle eğitim veren bu okulda bir sürü Türk hoca ve öğrenci vardı. Geçen yılın üçüncüsü buradaydı. Fazlaca alım yapıyorlardı. Başvuru ücretsizdi. Gidenler okulun gayet iyi olduğunu söylüyorlardı. Şansımı deniyeyim dedim, çok da ihtimal vermiyordum, niyet mektubu yazmaya çok kasmadım, "Mooc çalışıcam ben ya" diyip geçtim. (Şoktayım şu anda.)

University of Southern California: UCLA'da istediğim labları göremeyince yine Los Angeles'ta yer alan, "Doğal Dil İşleme" konusunda bir sürü labı ve hocası ve bir tane Türk öğrencisi bulunan bu okulu seçtim. Okulun tek sıkıntısı tekinsiz bir muhitte yer almasıydı. Birkaç sene önce iki tane lisansüstü öğrenim gören Çinli EEci öldürülmüş burada. Neyse dikkatli oluruz dedim. Fakat başvuruların son günü komplekse katılıp "Ya Machine Learning sınavından düşük alacağım, adamlara ne diyeceğim bu derste böyle başarısız olursam? Zaten aldıkları öğrencilerin hepsi mastırını alıp gelmiş, benim şansım yok." diyip başvurmaktan vazgeçtim. (Saçma bir karar vermişim, sınavdan da düşük almadım.)

University of California, San Diego: Santa Barbara yerine başvurduğum bu okul San Diego isimli sıcak güneşli ve büyük bir şehirde. İçinde Design labı ve çok güzel Cognitive Science labları var, Bilkent Bilgisayar mezunu bir hoca Cognitive Neuroscience çalışıyor hatta. Ben Design labına başvurdum. Bu design konusunda bayağı çalışma yapıyor adamlar, courserada gani gani dersleri var. EPFL'den kabul almasaydım onlara çalışıp mülakata çıkacaktım fakat şimdi saldım çayıra.

University of Texas A&M TAMU: Buraya başvurma gibi bir niyetim yoktu, fakat hocalardan biri Koçta danışman hocamın meslektaşıydı yani aynı konuyu çalışıyordu. Tabii çok daha fazla bütçe alıyordu ve çok daha güzel projeler çıkarabilirdik labta. Ayrıca labın hocası kadın çok güler yüzlü ve sempatik birine benziyordu. Singapur'daki yakın arkadaşlarımdan biri onun gözetmenliğinde bitirme tezini veriyormuş, o da iyi biri olduğunu söyledi. Mail attım hocam beni kabul eder misiniz tek sizin laba başvurmak için başvuracağım yoksa başvurmayayım diye, malesef cevap vermedi, cevap anca 1-2 ay sonra geldi, senin C.V. ilgi çekici başvur bence diye. Başvurmuştum çoktan. Bu okul da Texas'ın başkenti Houston'a yakın bir yerde tamamen öğrencilerin yaşadığı "College Station" isimli yerde, isimden belli zaten nasıl bir yer olduğu. Bu yerin güzel bir yanı da hayatın çok ucuz olması, özellikle Boston'a göre.

Northeastern University: Sıralamalarda oldukça altlarda olsa da bu okul HCI konusunda gayet iyi, makale/profesör oranı doyurucu. Bu konuda Cornell, TAMU, Columbia ve Harvard'ın üzerinde 16. sırada hatta. Tabii bu da aşırı büyük bir başarı değil. Okul Boston'da, MIT ve Harvard'a komşu. Boston çok güzel bir şehir, tek sıkıntısı Ankara'dan bile soğuk olması. Boston'a Türkiye'den gidip gelmek oldukça ucuz, 1000 liraya bilet mevcut, arada gelirim. Bu okulu yazmamdaki en büyük sebep okulun çok iyi bir "safety school" olması yani elimi sallasam girerim okulu. Öyle de oldu. Buradan bir hocaya mail attım ve mülakat yaptık. Konuştuk, sorularına cevap verdim vs. sonra en son bir kitlenme oldu muhabbette akmadı gitti ama anlaşılan adama yeterli gelmişim ki kabul etti beni.

Simon Fraser University: Mastıra başvuracaktım burslu mastır şansı var diye. Vancouver'da, güzel bir şehir. Oraya giden Bilkent felsefe mezunu arkadaşım da beğendiğini söylüyor. 2-3 tane beğendiğim lab da çıktı, bir tanesinin hocasına mail attım ama cevap vermedi. EPFL'den kabul edince başvurmaktan vazgeçtim.

Koç Üniversitesi: Northeastern dışında "safety" denebilecek bir yer yazmadım (belki TAMU da safety denebilir), Northeastern'a girersem de Koçla arasında bir karar kılarım diyordum. Koç'ta Machine Learning ve Parallel Computingi beraber götüren genç bir hoca vardı ona başvuracaktım araştırma konusunu çok beğenmiştim. Oradan yüksek lisansı alınca daha iyi okullara doktoraya giderim diyordum. Fakat gerek kalmadı.

Politecnico di Milano: Bu okul da mastır öğrencilerine verdiği yüksek hibelerden (850 euro veriyor ayda, Avrupa'da hibeli mastır bulmak kolay değil) ve rankinglerde yüksek gözükmeinden dolayı listeme almıştım. Fakat oraya giden Bilkent Matematik mezunu arkadaşım memnun olmadığını defalarca dile getirdi. Fakat "Ben Bilgisayarcı değilim belki sen yaparsın." falan da dediği için "Belki" listeme kattım. Ama gerek kalmadı başvurmaya. Zaten dönem başı 6-7 bilgisayar dersi almak gerekiyor, uğraşamazdım herhalde.