Önceki yazım oldukça aceleye gelmiş, bahsedeceğim birçok şeyi unutmuşum. Yalnız diğer başvuruların sonuçlanmasını ve oryantasyona gitmeyi bekledim ki daha detaylı bir yazı çıkarabileyim.

1- Okulları "Tier"lara (Kademelere) ayırarak başvurma.
İlk yazımda başvurduğum okulları renklendirdiğimi görmüşsünüzdür. Bana göre ilk üçteki kırmızı renkli okullar gelme ihtimalinin var ama düşük olduğu okullardı, alttakiler ise yüksek. Başvurularınızı yaparken başvurduğunuz okul sayısı (bu paranıza ve size referans verecek hocaların sabrına bağlı) ve alternatif planlarınızın çekiciliğine bağlı olarak başvuru yapmalısınız. Örneğin ben kafamda 3'ü mastır olmak üzere 10 yer belirledim. Doktoraya başvurduğum 7 yerin 3'ü kabul alması zor, 2'si orta, 1'i orta-kolay, 1'i kolay yerdi. Bu sıralamalar değişebilir, ben Türkiye'de mastır yapma alternatifini sürekli düşündüğümden kolay yer sayısını sadece 1-2 olarak tuttum ama istesem 7 başvurunun 7'sini de orta-kolay yapıp hepsinden kabul alıp burada hava atabilirdim de. Tercih size ait.

Peki okulları tierlara ayırırken kendi "tier"ımızı nereden bileceğiz?

2- Kendi profilinizi başkalarıyla karşılaştırma
Ben bizim okulda geçen sene ilk üçe girenlerin listesini bulup bunlar ne yapmış diye baktım, birinci University of Michigan'a girmiş, üçüncü EPFL'ye. İkisine de facebooktan mesaj atıp nerelere başvurdun, CV'n ne durumdaydı araştırma yapmış mıydın falan diye sordum. İkisinin profillerini çıkardım ve bu karar vermemde oldukça yardımcı.

Birinci: 3.95 not ortalamasıyla başvurmuş. Araştırma stajı yapmamış ama CitusData diye özel bir arge şirketinde çalışmış veritabanı alanında. Aynı zamanda başvuru yapmadan önce veritabanı alanında çalışan bir hocanın makalesine katılmış, mülakatlar da falan onu anlatmış.
Columbia ve MIT'ten red almış, CMU mülakata almış sonra o da red vermiş. Gatech, UPenn, Wisconsin-Madison, Brown, Uuic ve Michigan'dan kabul almış. (Bunların hepsi çok iyi üniversiteler).

Üçüncü: 3.84 ile mezun olmuş. Bizim bölümdeki sağlam bir hocayla çalışmış ama makale çıkmamış. Bitirme projesini erken almış, en iyi bitirme projesi seçilmiş tabii bunu CV'sine yazmış. Bir de olimpiyatçıymış.
CMU, Georgia, UPenn, UCLA ve UWashington'dan red almış. Kendisi "Benim alan sıkıntılı, talibi çok, machine learning'te bulmak daha kolay, EPFL'den umudun varsa Amerika'da iyi yerlere başvur standartları çok farklı değil." demişti. Fakat durum onu göstermedi xD

Ben bu iki arkadaşın durumuna bakarak, CMU, Columbia ve MIT'i kafadan eledim ki iyi yapmışım. Michigan da kabul etmedi zaten.

Bir de ben "Bir okul başka bir okuldan maks bir öğrenci alır. Ben en iyisi sıralamada üstümdekilerin başvurmadığı yerlere başvurayım." falan diyordum ama öyle bir şey yokmuş, University of Maryland at College Park üç kişi birden aldı.

3- Okulunuzdan her yıl x kişi alan okullara başvurmak

Aynen yukarıda yazdığım gibi, bazı okullar sizin okulunuzun veya genel olarak Türklerin çalışkan olduğunu düşünür ve "Çançinçon üniversitesinden çok fazla cekiçen alıyoruz, Türklerden daha fazla alalım." diyebilirler. Kulağa saçma geliyor ama hocalarımdan biri aynen bunu dedi ve kendim de bu sene gözlemledim. Bu üniversiteler hangileri derseniz elimde sıralı tam liste yok. Anlamak için: bölümde Türk öğretim üyeleri var mı, doktora öğrencileri arasında bol Türk var mı ona bakın ve tabii kendi hocalarınıza sorun. Bilgisayar için bildiğim bazı üniversiteler: UC Santa Barbara, EPFL, UMD College Park, University of New York, Buffalo (buranın kabul komitesi başkanı direkt Türk). ETHZ de bir sürü EE'ci kabul etti bu sene mastır için, ama burs yok. Fakat öğretim ücreti düşük. Politecnico di Milano var bir de, gerçi arkadaş pek beğenmedi orayı geri döndü.

4- Hocalara mail atmak

Hocalara mail atmak ve hocanın olumlu dönmesi girme şansınızı yüzde bilmemkaç artırır. Yüzde yüz diyemiyorum, geçen biri "Amerika'daki hocalara güven olmuyor, bana başvur dedi sonra bir daha hiçbir mailime cevap vermeden red gönderdi." diye çığırıyordu internette. Ama mail atmak şu işe yarar: üniversitenin başvuru dosyaları tavana değiyorsa sihirli bir el sizin başvurunuzu alıp bir kenara koyabilir.

Hocalara mail attınız. Okul birincisi değilseniz (ki zaten öyleyseniz ne uğraşıyorsunuz?) mailiniz çok yüksek ihtimalle sallanmayacaktır. Bu durumda mail atmanın gözlemlediğim iki işlevi var, birincisi nabız yoklamak ("bakalım bi cevap gelecek mi?") ikincisi başvurunuzun kenara ayrılmasını sallamak. İkinci tip maili atacaksanız hocanın sayfasında "Öğrenci arıyorum var mı gelecek, bir CV gönderin bir şey yapın." tarzı bir yazı olmalı ki adam sizin maili sallayacak kadar size muhtaç olsun.

Ben toplam dört mail attım, ikisi sallamadı ben de başvurmadım. Biri yukarıda söylediğim gibi aç bir arayış içinde olmuş olacak ki döndü ve mülakat yaptık, öyle çok süper geçmedi ama adam kabul etti sonuçta. Bir tanesi aylar sonra döndü, "Senin CV enteresanmış bir başvur bakalım xP" yazdı, buradan da bu hoca değil de başka bir hoca mülakata aldı beni ama son kararını henüz vermedi.

5- Kendi Hocalarınıza mail atmak

(Bu yazıda da Türkçe'yi bayağı katlettim ama neyse.)

Bazı sağlam hocalarınızın yurt dışında iyi bağlantıları olabilir ve sizi arkadaşlarına önerebilirler. Bu tür fırsatları kovalayın.

6- Hocaların öğrencilerine mail atmak

Okul nasıl ve daha da önemlisi hoca nasıl diye dedikodu yapmak da oldukça kritik. Öğrenciler sandığımdan çok daha yardımcı oldu hatta bir tanesiyle EPFL'de görüştük sucuk falan götürdüm ama. İkilemde kalırsanız bunu mutlaka yapın.

Sorabileceğiniz sorular (daha iyileri de vardır tabii, ben çok iyi değilim bu konuda) "Hoca nasıl disiplinli mi, kırbacı vuruyor mu?", "Sıkça makale basabiliyor musun, konferansa gidebiliyor musun?" "Hoca teknik konularda yardımcı oluyor mu veya neyde ne kadar yardımcı oluyor?" "Staj imkanı sunuyor mu?" "Haftasonlarında dahi iş kitliyor mu?" "Senin alan gelecek vaadediyor mu mezun olunca napacaksın?" vs vs. tabii kriterlerinize bağlı.

Bazı (özellikle Çinli) hocaların her şeyi öğrenciye kitleyip kendisinin bilerek ve açık açık itiraf ederek yardımcı olmadığını söylemişti Amerika'da Türk bir hoca ki NUS'ta doktora yapan arkadaş da bunu kilitledi. O yüzden bu konular sandığınızdan önemli.

7- Hocaların eski öğrencilerinin CV'lerine bakmak

Mail de atabilirsiniz tabii ama adamların ne yaptığı önemli. Örneğin benim EPFL'den çıkan insan nereye gidebilir diye şüphelerim vardı, ODTÜ lisanslı olup bu sene EPFL'den doktorasını alıp Michigan'da yardımcı doçent olmuş bir hoca gördüm. Demek ki olabiliyormuş.

8- Alan Seçimi Alan Seçimi Alan Seçimi

Alan seçimi birinci kriter, başvurduğunuz okuldaki lab ne çalışıyor, nasıl çalışıyor, çalışan şey size hitap ediyor mu bunlar çok önemli. Lab/Hoca değiştirme şansınız fellowship alırsanız var hatta labı sonra seçiyorsunuz ama öteki durumda olmayabilir. Aynı zamanda fellowship değil de lab/hoca tarafından kabul alırsanız işiniz garanti olur, yani oraya gidince istediğiniz hocanın "Aaa ama ben seni istemiyorum sorun sende değil bende." deme durumu olmaz. Bir de başvuruları seçtiğiniz alana göre hazırlamanız gerek.

Eğer alanınız kesin belli değilse benim gibi kurnazlık yapıp başvuruyu profilinize en uygun alana göre yapıp fellowship alayım diye dua edebilirsiniz ve başarılı olursanız gidince "Aaa ama ben o alanda çalışmayacaktım köprünün altından çok sular aktı." diyebilirsiniz.

9- Pozitif Ayrımcılık
Kızsanız mühendislikte avantajlı olduğunu söylemiştim. Bir de ben UCSD'ye başvururken "oradaki farklılıklara nasıl katkı yapacağım" üzerine deneme yazmam istendi. Ben de "Orada çok Ermeni var ben barış için geldim tarihsel düşmanlıklar ölsün yaşasın dünya barışı zaten bunlar hep Amerika'nın oyunları." diye yardırdım ama yanlış yapmışım. Siz başvursanız "Ağır geyim Müslüman ülkede baskı görüyorum, burka takmamı söylüyorlar" diye yapıştırın gitsin, oraya gidince iyileştim artık düzüm dersiniz. :P

*

Bu yazı da bu kadardı. Görüşmek üzere.